SON İZLEDİKLERİM

Bu aralar baya bir film izlemişim yazmaya başlayınca anladım :) Aslında izledikçe blog'a yazma niyetindeydim, geriye dönüp baktığımda izlediğim filmleri görmek keyifli diye başlamıştım bu seriye  ama pek vakit ayıramadım bir türlü. Bu seferlik toptan bir yazı olsun bakalım.

Öncelikle izlediğim Türk Filmlerinden bahsedeyim. Eşim evde olmadığı zamanlar eğer müsaitsem genelde Türk filmi izlemeye çalışıyorum. İnternet sağolsun birçok filmi izleme imkanı bulabiliyoruz.

KURTULUŞ SON DURAK

Kadına karşı şiddeti biraz da eğlenceli bir dille anlatan, çok akıcı ve oyuncularıyla göz dolduran bence çok başarılı bir filmdi.
Umarım amacına ulaşabilir ama maalesef gazeteleri okudukça ülkem adına ümidimi her geçen gün kaybediyorum.
Filmin kahramanlarının tek ilkesi ''Her türlü şiddete karşıyız'' (web sitesinden)

Anlayana tabi...


CELAL TAN VE AİLESİNİN AŞIRI ACIKLI HİKAYESİ

Aslında filmin başlığı bir nevi özeti gibi olmuş. Başarılı oyuncular ve akıcı denebilecek bir hikaye ile ara ara eğlendiren bir filmdi.
Çok bir beklenti içinde olmamak kaydıyla izlemeye değer bir filmdi bence.







BENİ UNUTMA

Bazen romantik film krizim tutar ve yine öyle bir günde denk geldiğim bir film ''Beni Unutma''. Filmin fragmanını izledim önce ve fragmanda filmde olacakları aynen anladım, sonu dahil. Ve haklı çıktım, aynen tahmin ettiklerim oldu, gayet klişe sahnelerin olduğu bir aşk filmi.
Ama nedense ben bu filmi sevdim. Nedenini bilemiyorum, Tuba Ünsal'a rağmen film hoşuma gitti. Belki de Mert Fırat'ın varlığı filmi izlenesi kılıyordu.  Ya da ben tam acıklı bir aşk filmi modundaydım :)



MİSAFİR

Misafirliğe gittiği evin hanımıyla (Lale Mansur) ilişki yaşayan ana karakter (Halil Ergenç) ve... ve'si yok aslında, bu kadar. Tamam ben film eleştirmeni falan değilim,  her türlü filmi de izlerim, yeniliklere ya da geleneksel tarzlara da açığımdır ama gelgelelim çok durağan filmleri sevemiyorum. Belki de genel olarak alıştığımız tempo biraz azalınca film beni boğuyor. Üstüne uzuuun sahneler de eklenince film keyif vermekten çok, ''filmin daha kaç dakikası kalmış'' diye sürekli kontrol ederek geçiyor. Kimse kusura bakmasın!



Şimdi gelelim izlediğim yabancı filmlere:

BROKEDOWN PALACE

Tayland'a tatile giden ve uyuşturucu kaçakçılığından kendilerini hapiste bulan iki arkadaşın öyküsü. Hikayenin gerçek olup olmadığını bilmiyorum ama benzer hikayelerin yaşandığını çok duydum. İbret verici bir hikaye.






                            
THE RIVER


Film 1951 yılında çevrilmiş. Amerikalı bir ailenin Hindistan'daki hayatlarından bir kesite yer veriliyor. Çok duru bir anlatımı olan filmde konu işlerinken Hindistan'ın geleneklerini göreneklerini de görebiliyorsunuz. Ben kendi adıma filmi beğendim. Bunda hep görmek istediğim Hindistan'la ilgili olması ve Bollywood sinemasıyla hiç alakasının olmaması da etkiliydi tabi.






INFESTATION

Filmin kahramanları bir gün kendilerini böcek ağlarına sarılmış bir şekilde bulurlar ve dünyanın böcek istilasına uğradığını anlayarak bunlarla mücadele etmeye başlarlar. Filmi izlenebilir kılan tek şey ise böceklerle mücadelenin ciddi bir şekilde değil de gayet komik olarak ele alınmış olması. Bana daha önce izlediğim ''Shaun of the Dead'' i hatırlattı biraz, onun kadar keyif vermese de izlenebilir bir filmdi.



VIDEODROME

1984 yılında çevrilmiş bir David Cronenberg filmi. Daha önce hiç duymamıştım ama baya meşhurmuş bu film. O zamanlar videoların popüleritesi düşünülürse, o zamanın bu ''teknoloji''sine gönderme yapılırken, cinsel ve fantastik unsurların yoğun olarak kullanıldığı izlerken keyif almadığım ama izlemiş olmak için izlediğim bir filmdi.





SHORT CUTS

1993 yapımı ve çok başarılı oyuncuların olduğu bir film. Birbirinden bağımsız gibi duran ama aslında birbirleriyle bir şekilde alakalı bir grup insanın yaşadıkları anlatılıyor. Ben normalde bu tarz filmleri severim, oyuncular da ilgimi çekince başladım izlemeye. Ama ben nereden bileyim filmin 187 dakika olduğunu !!! 3 saat filmi izleyip de etkili bir sona ulaşmayınca ve bana ''Bu mudur yani?'' dedirterek yaşattığı hayalkırıklığını tahmin edersiniz. Kötü değil ama bana beklediğimi vermedi. Bir de çok uzun.


SLITHER

Ben bu filmi neden izledim ve neden bu film hakkında bir şeyler yazmaya çalışıyorum bilemiyorum? Gerek yok. Sülük gibi ama insanların içine girip onları zombiye dönüştüren yaratıkların, insanlarla olan mücadelesi. Ben aslında bu tip filmler izleyebilirim ama işi dalgaya aldıkları zaman daha keyifli oluyor, burada zaman zaman dalgaya alıyor gibi yapmışlar ama olmamış. Vakit kaybı. Fazla söze gerek yok.




THE VOW

Ben yine romantik film modundayken karşıma çıkıverdi bu film. Tam da beklentimi karşıladı. Beni yormayıp keyifli, romantik bir 1,5 geçirip sonrasında kafamda soru işareti bırakıp beni delirtmeden huzur içinde bitti. Başka ne istenir ki romantik filmlerden :))



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder