BANGKOK'TA GÖNÜLLÜ OLMAK

Bloga bir türlü istediğim kadar zaman ayıramadım bu aralar. Bangkok'ta hayat düşündüğümden daha hareketli geçiyor açıkcası. Size katıldığım gönüllü bir aktiviteden bahsetmek istiyorum. Tesadüfen internette rastladığım gönüllü bir grubun Noel için Bangkok'un gecekondu bölgelerinde yaşayan çocuklara yönelik hazırlıklarını yaptığı aktivite benim için hayatım boyunca unutamayacağım bir deneyim yaşamama neden oldu.
15-16 Aralık günlerinde yapılan bu organizasyon öncesi gönüllüler hediyeler alıp paketleyip dağıtım yapılacak güne hazır ettiler. Ben sadece 15 Aralık günü olan organizasyona katılabildim. Sizlerle o günü fotoğraflarla paylaşmak istiyorum. (Bol fotoğraflı bir yazı oldu haberiniz olsun)
Sabah 9'da buluştuktan sonra paketlenmemiş hediyeleri paketlemeye başladık.
Herkes gruplara ayrıldı. Yaklaşık 10 grup ve her grupta yaklaşık 10'ar kişi.
Kırmızı arkası açık araçlarla ilk hedefimiz olan tren istastonuna doğru yol aldık.
Tren istasyonuna varınca elimizde taşıdığımız hediyeleri yere bırakıp tren saatini beklemeye başladık. İstasyondaki insanların şaşkınlığını siz tahmin edin artık.
Ve trenimiz kalkmaya hazır.
Bizim grubun gideceği yer Bangkok'a yaklaşık 45 dk. uzaklıkta. Bu biletimiz ve fiyatı 5 Baht yani yaklaşık 30 kuruş !!! (Tayland'ın ucuz bir ülke olduğunu söylemil miydim?:)
Bazı gruplar yol üstünde kendi duraklarında iniyor. Bu grubu takip eden bir de kamera vardı, sonrasında televizyonda da gösterilmiş.
Ve sonunda bizim grup da kendi dağıtım bölgesine ulaştı.
Geleceğimizden haberdar olan bazı çocuklar heyecanla bizi bekliyordu.
Ve hediyelerini almaya başladılar.
Şaşkın, utangaç, masum. Çocuk her yerde çocuk işte.
Yaşadıkları bölgenin sokakları...
Evleri kanallar üzerine kurulmuş. Kanalın suyu simsiyahtı. Ve geçen seneki büyük sel felaketinden en çok etkilenen bölgelerden biriymiş.
Bu fotoğrafta duvarda gördüğünüz iz, sel felaketinden kalma. 2 ay evlerine girememişler.
Hediye dağıttığımız bölgedeki çocuklar bizler için sürpriz bir dans gösterisi hazırlamıştı. Ortada arkası dönük olan dans öğretmenleriydi.
Önce Noel Baba çocuklara hediyelerini verdi.
Sonra dansa başladılar.
Bize teşekkür etmek için yaptıkları bu gösterinin anlamı çok büyüktü hepimiz için.
Elinde Hello Kitty'si ile şaşkın bir kız çocuğu. 
Kedisi bol bir mahalleydi, bir kedi sever olarak kendilerine hayran kaldım :)

Açıkcası bu gönüllü aktivitenin bana yaşattığı hazzı ve mutluluğu ifade etmem çok zor. Bangkok'ta (daha önce de dediğim gibi) aşırı zenginliği ve fakirliği aynı anda görmeniz mümkün. Bir yandan yanyana devasal alışveriş merkezlerini görürken diğer yandan gecekondularda yaşanan fakirliğe şahit olunca insan ''neden'' ile başlayan bir sürü soru sormadan kendini alamıyor.

Zaten gereksiz ve aşırı tüketimden hiçbir zaman hazetmem (bir sürü bloğu da takip etmeyi bırakmamın nedenidir bu). 
Bir grup yüreği büyük insanla karşılaşıp onların bu insani aktivitesinin bir parça da olsa ucundan tutup birkaç çocuğu güldürebilmiş olmak, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmiş ve benim gibi birilerini mutlu edip ihtiyacımız olmayan şeyleri alıp tüketim çılgınlığına kendimizi kaptırmak yerine, gerçekten ihtiyacı olanlar için bizim için küçük ama onlar için büyük bir şeyler yapmış olmak, çok ama çok mutluluk vericiydi.

Sadece Tayland'da değil Türkiye dahil dünyanın her yerinde böyle yardıma muhtaç bir sürü insan olduğunu biliyoruz. Acaba gereksiz yere alışveriş yaparken iki kere düşünsek, bilmem kaçıncı ojemizi alacağımız yere, ya da yılda bir iki kez giyeceğimiz ayakkabıya o kadar para vereceğimiz yere, (bir de bunlarla övüneceğimiz yere ) o paralarla birilerinin yüzünü güldürsek inanın bu yardımlardan duyacağımız mutluluk, alışverişin verdiği mutluluktan kat be kat keyif verici olacak.

Sonuç olarak, hepimize bu tüketim çılgınlığından uzak, başkalarını da mutlu etmeyi arada sırada aklımızdan geçirip eyleme dönüştürebileceğimiz yıllar diliyorum.

LOY KRATHONG 2012



Loy Krathong Tayland'da, Laos'da, Kamboçya'da genellikle Kasım ayına denk gelen dolunay zamanı kutlanan bir festival. Bu festivalde herkes nehirlere o gün için özel olarak yapılmış olan çiçek ve benzeri geri dönüşümlü aranjmanları bırakıyor ve dilek tutuyor. Nehirlere bırakılan bu çiçeklerle sıkıntıların, üzüntülerin akıp gitmesini umuyor Taylandlılar.
Tayland'da en görkemli kutlama Chang Mai'da oluyormuş ama Bangkok'taki de oldukça keyifliydi.

Nehirlere bırakılmak için hazırlanmış çiçek süslemeleri. Yeşil yapraklar muz ağacı yapraklarıymış.


Bazıları da ekmek ve benzeri yiyecek maddelerinden yapılmıştı. Bunlar nehirlere bırakıldığından bir süre sonra balıklara yiyecek oluyor.

Büyük olanlar özel olarak sergileniyordu.



Nehire bırakma işlemi de böyle gerçekleşiyor. Üstlerine mum yakılan çiçekler bu düzeneğe konuyor.

Yavaşça suya bırakılıyor.

Ve akıntıya bırakılıyor. Tüm sıkıntılarımız ve üzüntülerimizin su gibi akıp gitmesini umuyoruz biz de.

Gece boyunca nehirden ışıklı ve müzikli gemiler geçti.



Tayland'ı ziyaret etmek isteyenlerin geliş tarihlerini belirlemeden önce burdaki festivalleri de bir gözden geçirmelerini tavsiye ederim. Bu ve benzeri festivaller gittiğiniz ülkenin gelenek ve göreneklerini anlamanızda çok yardımcı oluyor bence. Loy Krathong Tayland'ın en meşhur festivallerinden birisi. Seneye Tayland gezisi düşünenler bir kenara not etsin bence.

SON OKUDUĞUM #24 ~ #26

#24

People of Easrn
PIRA SUDHAM

1990'da nobel edebiyat ödülüne aday olmuş Taylandlı yazar Pira Sudham tarafından yazılmış,Tayland'ın en fakir bölgesi olan Isan hakkında insanın içini acıtan bir kitap.

Yazarın kendisi de Tayland'ın kuzeydoğu bölgesi Isan'da doğmuş, çocuk yaşta Bangkok'ta bir tapınakta çalışıp okumaya başlamış, sonra sokaklarda turistlere hediyelik eşyalar satmış ta ki bir gün Yeni Zelanda Hükümetinden İngilizce ve Edebiyat alanlarında burs kazanana kadar. Yazar kendini kurtarmış ama geride bıraktığı Isan'lıları hiç unutmamış.

1987 yılında yazdığı bu kitapta fakirlikten Bangkok'a gelip her türlü işi yapmak zorunda kalan Isan'lıların acıklı hikayelerini okuyoruz. Kitap ingilizce yazılmış, Türkçe'si yok bildiğim kadarıyla.

Şu an Tayland'da yaşıyor olmamdan dolayı bu kitap beni oldukça etkiledi. Lüksle fakirliğin içiçe, her şeyin uçlarda olduğu Bangkok'a gelen Isan'lıların neden köylerini terkedip buraya geldiklerini okuyunca iyice üzüldüm.

#25

Vahşetin Çağrısı
JACK LONDON

Birçoğumuzun bildiği benim biraz gecikmeli de olsa okuduğum bir Jack London klasiği. Bir köpeğin gözünden anlatılan ve içinde vahşeti de sevgiyi de barındıran dokunaklı bir kitap.






#26
Demian
HERMANN HESSE

Kitabın kahramanı ergen yaşlardaki Sinclair'in iç dünyasını çok akıcı ve etkileyici bir dilde yazmış Hermann Hesse. Daha önce Siddhartha ile kendisine hayran etmiş olan yazarın bu kitabı herkese hitap eder mi bilemem ama bence muhteşem. Elimdeki diğer Hesse kitabı Bozkırkurdu'nu okumak için can atıyorum.

SON İZLEDİĞİM

THE IMPOSSIBLE
Görsel için
2004 yılında Güneydoğu Asya'yı vuran Tsunami felaketinde Tayland'da bir adada tatilde olan bir ailenin gerçekten yaşadıklarını anlatıyor bu film.

Türkçe'ye ''Kıyamet Günü'' olarak çevrilmiş, ama bence orjinal başlığından çevrilip ''İmkansız'' yapsalarmış daha uygun olurmuş. 

Hikayenin gerçek olması en etkileyici yanı bence.  Naomi Watts ve Ewan McGregor harika iş çıkarmış olsa da hikayeyi biliyor olmak ve insanı üzen bir felaketi izliyor olmak filmden çıktıktan sonra insanın içini biraz daraltıyor. Özellikle benim gibi Japonya'daki büyük deprem felaketini yaşayanlar için.  

Bundan sonra felaket filmlerine gitmek yok (benim için yani).