Japonya teknolojinin merkezi. Bu benim gibi teknolojiden oldukça uzak olan biri tarafından bile bilinen bir gerçek. Hele burda yaşamaya başladıktan sonra teknolojiden ne kadar anlamam, ilgilenmem desem de kendimi zaman zaman büyük elektronik marketlerde saatlerce vakit geçirirken bulabiliyorum.
Japonlar sürekli tüketiyorlar. Bir ürünün yeni modeli mi çıktı, bir alt modelini kısa bir süre önce almış olsalar bile hemen yeni modelini de alıyorlar. Eskiyi de 2. el teknolojik ürünler satan yerlere satıyorlar. Herkes böyle değil tabi ama bu elektronik eşya tüketen çılgınlar gözden kaçmayacak kadar fazla.
Burda teknolojinin nimetlerinden ne kadar uzak durmaya çalışsam da bazen acaba ben de bu sistemin zavallı bir kölesi olmaya meyilli miyim diye düşünmeden kendimi alamıyorum. Geçen gün ampul almak için gittiğimiz elektronik markette 2 saat geçirdikten sonra hiç ihtiyacım olmadığı halde bir laptop'un başında kendimi ve eşimi acaba alsak mı diye düşünürken buldum. Sonra eve geldik, ben internetten modelini araştırdım, daha bir sevdim, pek bir sevimli geldi gözüme. Ama sonra düşündüm düşündüm, ihtiyacım yok !! Evdeki Macbook'umdan gayet memnunum. Ama ama.. çok sevimli bir şeydi, hem indirimdeydi, hem pembeydi, hem hafifti... Yok yok, ben bu tüketim çılgınlığının bir parçası olmak istemiyorum. Olmamalıyım!!
Bu arada teknoloji demişken, son zamanlarda ebook çılgınlığını duyuyorum. Ben ekrandan kitap okuma fikrine pek sıcak bakamıyorum, özellikle yatakta uzanıp kitabımın kokusunu duyarak okumayı seven biri olarak elime o ipad denen sevimsiz aleti alıp ekrana saatlerce bakıp kitap okumaya hiç niyetim yok. O kadar uzun süre ekrandan bir şey okumak benim gözlerimi yoruyor her şeyden önce. Ama kağıt israfını azaltacak bir çözüm olduğu da önemli bir gerçek.
Evet evet ben bunları düşünürken yine o elektronik marketlerden birinde Sony'nin çıkardığı ebook okumak için hazırladığı bir cihazı gördüm. Gerçi belki birçok kişi biliyordur bu ve benzeri cihazları ama ben ilk kez keşfettiğim için karşı olduğum bu ebook olayına biraz daha sıcak bakmamı sağladı sanki. Öncelikle boyu küçük ve ekranı bilgisayar ekranı gibi yoran bir ekran değil. Sanki kağıttan okuyormuşsunuz hissi veriyor. Ben ilk başta üstünde kağıt var sandım sonra bir dokundum elektronik ama farklı, bilgisayar ekranı gibi gözleri yormayacağı belli.
Bu arada bahsetmeden geçemeyeceğim başka bir teknoloji çılgınlığı da 3D Tv'ler. Eminim Türkiye'de de öyledir, burda da 3D Tv'ler görücüye çıktı ve insanlar elektronik marketlerde gözlerine gözlükleri takıp deniyorlar bu TVleri. Ben tabi yine teknoloji muhalifi olarak, ne gereksiz bir şey diye düşünürken şimdi de her yerde koca koca afişlerde Nintendo 3DS'in reklamlarını görmeye başladım. Öncelikle burda Nintendo ve Sony Playstation'un oyun konsolları (belki başka markalar da vardır ama ben bilmiyorum) her yaş grubunun vazgeçilmezi. Trenlerde sokaklarda insanlar sürekli oyun oynuyorlar. Hatta çocuklar sokakta bir kenara oturup ellerinde oyun konsolları oynuyorlar. Aralarındaki tek iletişim bu oyunlar. (yeni jenerasyon için üzülmüyor değilim ya neyse). İşte bu oyun konsollarının yeni modeli olan Nintendo 3DS de, gözlüksüz 3D oyun oynamayı sağlayacak bir cihazmış. Henüz satışa çıktı mı bilemiyorum, ben bile nasıl oluğunu merak ettiğime göre meraklısı ne düşünüyordur acaba!
İlk cep telefonları çıktığında ne düşündüğümü dün gibi hatırlıyorum. ''Cep telefonu mu, ne yani cebimde telefon mu taşıyacağım? Ne gerek var ki? Annemler eve bir telsiz telefon alsa odamda rahat rahat arkadaşlarımla konuşsam yeter. Pehh!! Cep telefonu da neymiş. Gereksizz.''
Teknolojiye hemen atlayıp hayatıma sokabilen biri değilim ama zamanından burun kıvırdığım şeyler istesem de istemesem de hayatımızın vazgeçilmezi oluveriyor.
Bakalım çevremdeki teknoloji çılgınlığına ne kadar direnebileceğim . Belli mi olur bir bakarsınız bir sonraki yazımı yeni bir bilgisayardan yazarım :) !!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder