SABIR

Japonların hayran olduğum yanlarından biri sabırlı olmaları. Hele benim gibi çok sabırsız biri için Japonların sabrı gerçekten insan üstü. Mesela ben sıra beklemeyi sevmem. Eğer yemek yemeği planladığım restoranda oturacak yer yoksa beklemem başka bir yere giderim. Ama Japonlar eğer orda yemek yemek istiyorlarsa bekliyorlar, hem de öyle böyle değil restoranların önünde upuzun kuyruklar görüyorsunuz. Hem içerde yemek yiyen için sıkıntı verici bir durum, alelacele yemek yemesi gerektiğini düşündüren bir baskı hissettiriyor insanda, hem de dışarıda aç bir şekilde bekleyen için işkence ama dışarıda bekleyen bu durumu göze alarak bekliyor tabi ki.

Birkaç kere eşimin ailesi ile birlikte bu tarz restoranlarda yer boşalmasını dışarıdaki uzun kuyrukta beklemişliğim var. ''Neden sıra bekliyoruz başka yere gidelim'' dediğimde ise ''Buranın yemekleri çok meşhur'' cevabını alıyorum. Meşhur derken belki bir kere bir televizyon kanalı o restoranda yemekleri gösterdiyse o bölgede meşhur oluyor. Eğer önünde kuyruk varsa o restoran iyidir mantığı ile de Japonlar yaz, kış demeden sıra bekliyorlar.

Bu arada Japon televizyonlarında %80 yemek programı var. Gerçekten abartmıyorum. Türkiye'de de var evet biliyorum ama Japonya'dakiler de en az Türkiye'dekiler gibi saçma ve sayıları çok daha fazla. Burda tv izlemeye 1 saat dahi tahammül edemediğimden evimize taşınırken tv almadık, düşünün yani. Ee evde sürekli yemek programları izleyen halk da orda gördüğü restoranlara gidip o yemekleri tatmak uğruna restoran önünde kuyruk oluşturuyor herhalde. Ben başka bir açıklama bulamıyorum.

Japonların sabrından bahsederken internette dolaşan kalabalık tren videolarından da bahsetmeden geçemeyeceğim. Sabah trenlerin en kalabalık olduğu saatlerde birkaç kere trene bindim. Tren görevlilerinin izlediğim videodaki gibi insanları içeri tıkıştırdığını görmedim ama trende kesinlikle yer olmadığı halde insanlar hala trene biniyorlardı. Artık öyle bir sıkışıyor ki insan, işte o noktada bağırmak istedim. Sürekli oflayıp pufladım ama sonra fark ettim ki tek oflayan bendim. İşte burda da Japonların sabrını görmüş oldum. Öyle bir ortamda sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi sakince durmak bence imkansız. Ama onlar o sıkışık trende belli bir süre bulunmak zorunda olduklarını biliyorlar ve bu yüzden bağırsalar da çağırsalar da değiştirebilecekleri bir şey olmadığından dayanıyorlar. Trenler 2 dakikada bir geliyor ama tüm trenler kalabalık ve işe gitmek zorundalar. 

Buraya geldiğimden beri bir çok şeyi Türkiye ile kıyaslamaktan kendimi alamıyorum. Gerçi son zamanlarda artık bıraktım ama bu tren örneğinde kıyaslama yapmamak zor. O kalabalıkta zaten hareket etmeniz imkansızken 10 kişi daha trene binmeye çalışıyor, Türkiye'de olsa trendekiler '' Kardeşim yer yok görmüyor musun? Bir sonraki trene binsene!'' gibi şeyler söylerdi. Beşiktaş - Maslak hattında uzun süre dolmuş ve otobüs deneyimi olan biri olarak daha fazla örnek verebilirim ama siz zaten tahmin ediyorsunuzdur.

Tamam bu adamlar sabırlı sakin, grup harmonisini bozmamak çok önemli. Sessizliği bozmamalısınız, gruba aykırı davranmamalısınız vs. Bunlar günlük yaşamda rahatça gözlemlenebiliyor. Ama insan arada sırada da olsa bir şeylere tepki vermek istemez mi? Şikayet etmek istemez mi? 

Bazen bizim evin olduğu muhitte bir araba dolanıyor. Arabada hoparlör var ve hoparlörle yapılan gürültülü anonsta evdeki tv, klima, çamaşır makinası ve benzeri elektronik eşyalarınız alınır diye duyuru yapılıyor. Bu araba bir haftada en az 2-3 defa , üç sokak ileride de olsa duyulacak yükseklikte bir sesle her yeri inletiyor. Sanki insanlar evlerindeki elektronik aletleri bu kadar sık değiştirirmiş gibi. Ve bu araba genelde hafta sonu sabah 8:30 - 09:00 'da bunu yapıyor. Ve etraftan kimse şikayet etmiyor ki bu adam ( bunun gibi birkaç farklı araba da türedi son günlerde maalesef ) hala tam gaz gelmeye devam ediyor. Ben niye şikayet etmiyorum çünkü Japoncam henüz o seviyede değil. Eşim de hafta sonları genelde çalıştığı için benim kadar sık bu durumu yaşamıyor ve tabi ki Japonluğun verdiği  sabır gücü(!) ile de benim kadar söylenmiyor. Ben birkaç kez evden çıkıp peşine takıldım bu aracın ama başarılı olamadım o ayrı. Zaten adamı yakalasaydım da derdimi anlatamayacaktım.

Trenlerde kulağımdaki kulaklıktan kimsenin duyamayacağı müziğime laf eden Japonlar, hafta sonu gümbür gümbür sokakları inleten bu arabalara hiçbir şey demiyorlar ya işte ben buna çok bozuluyorum. Toplumda olan biten hiçbir olaya tepki göstermeyen ( eylem yapmak , protesto gösterisi düzenlemek vs gibi), hayatları işleri olan, adeta birer sabır küpü  olan sevgili çekik gözlü dostlarımızın sabır anlayışları beni her geçen gün şaşırttıkça şaşırtıyor . 
Ha, genelleme yapmak yanlış tabi, ama bloğumun adındaki gibi bunlar ''Benim gözümden''.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder