Bir kitap klasik olmuşsa bir sebebi vardır diye düşünüyorum, Dostoyevski'nin karakterlerinin psikolojik derinliklerine iniş tarzı beni çok etkiliyor bunu anladım.
Ama bu kitapla ilgili bir sorunum oldu, o da yayınevi. Meğer bir klasik okurken yayınevi ve çeviriye ne kadar dikkat etmek gerekiyormuş. Bunu anlamam kitabın 2. cildine başlarken oldu. İlk cildi okurken beni rahatsız eden bazı imla hataları vardı ama 2. cilde başlarken gördüğüm hata bana yayınevinin ciddiyetsizliğini ispatlamış oldu.
Yayınevinin adı ''Kum Saati Yayınları'', kapağın sağ altında logosunu görüyorsunuz. Şimdi aşağıdaki fotoya bakın lütfen.
İç sayfada gördüğünüz gibi yayınevi kendi adını yanlış basmış ''Kus Saati Yayınları'' !!
Hatalar iç sayfalarda da bazı kelimelerin yanlış yazımı, ayrı yazılması gereken ''de'' lerin ayrı yazılmayışı gibi birçok imla hatasıyla devam ediyor. Kitap bittikten sonra internette yaptığım aramalarda, özellikle sözlüklerde, benimle aynı fikirde birçok kişi olduğunu görüp yalnız olmadığımı da anladım. Yayınevi ve çeviren ile ilgili de resmi bir web sitesi maalesef bulamadım, bulsam direkt onlara yazacaktım.
Amacım kimseyi kötülemek değil sadece kitapseverleri uyarmak istedim. Siz siz olun özellikle klasik kitapların yayınevlerine ve çevirilerine dikkat edin. Ben bundan sonra öyle yapacağım.
annemde yıllar önce bu yayınevinin klasiklerini almıştı. çünkü dediğin gibi çok ucuz bir serisiydi. bende Stendhal'ın "Parma Manastırı" nı okumaya başladım. itiraf etmeliyim yarısına gelmeden bıraktım. çeviri kitaplarda böyle bir zorluk oluyor zaman zaman, akıcı bir türkçe kullanmadıkları için okuduğunuzu anlayamaıyorsunuz ya da sizi içine çekemiyor ya da ben konusunu çekici bulamadım bilemiyorum
YanıtlaSilAynen öyle, eğer Türkiye'den taşımamış olsaydım ben de yarıda bırakabilirdim. Neyse artık dersimi aldım, klasiklerin yayınevi ve çevirileri çok önemliymiş.
Sil