Şimdi size Hosono ile ilgili okuduğum yazıyı kısaca özetleyeceğim.
Titanik'te yolculuk yapan Masabumi Hosono'ya, gemi batarken kendisi bir yabancı ve 2. sınıf yolcusu olduğundan alt kata yani filikalardan uzağa gitmesi buyrulmuş ancak Hosono o karışıklığın ortasında kendisini suya inmek üzere olan bir filikanın yanında bulmuş. Görevliler sadece kadınları ve çocukları filikaya alıyorlarmış. Suya indirilme emri verildiğinde filikada 2 kişilik yer varmış ve o sırada bir adam Hosono'yu geçip hemen filikaya atlamış, adamın yanında bir kişilik yer olduğunu gören Hosono o sırada bir seçim yapmak durumundaymış.
Yaptığı seçim filikaya atlamak yani hayatını kurtarmak olmuş ama geriye büyük bir pişmanlık kalmış.
Titanik'ten kurtulan İngilizler ülkelerinde kahraman gibi karşılanırken Hosono'nun kurtuluşu Japonya'da hem hükümet hem de halk tarafından büyük bir utanç olarak karşılanmış.
Bir süre Hosono'nun ailesiyle tekrar buluşmasıyla ilgili duygulu haberler yapılsa da kısa süre sonra medya Hosono'nun hayatta kalmasını korkaklık olarak nitelemeye başlamış. Amerikan gazeteleri de Hosono'nun hayatta kalması ile, gemide hayatını kaybeden zengin Amerikalı bir yolcunun, kadın ve çocukların yerini alıp hayatını kurtarmaktansa, en güzel kıyafetlerini giyip hizmetlisi ile kamarasında geminin batmasını beklemesini kıyaslamışlar.
Hosono ülkesinde çok düşmanca karşılanmış ve ''önce kadınlar ve çocuklar'' kuralına uymayıp Samuray ruhuna uyan onurlu bir ölümden kaçınmasından dolayı suçlanmış. Japonca'da ''mura hachibu'' olarak tanımlanmış yani toplumdan dışlanmış. Devlet memuru olarak çalışırken istifa etmeye zorlanmış, nefret mektupları almış, gazetelerde ve mektuplarda intihar etmesi gerektiği yazılmış. Bu kadar tepkiyle karşılaşan Hosono ise inzivaya çekilmiş.
Bir süre sonra 1923'te büyük Kanto depremi olmuş ve demir yolları da ciddi şekilde hasar görmüş. Böylesine bir felaket yaşanırken Hosono'nun kalifiye bir eleman olarak işsiz olmaması gerektiğine, depremin yaralarının sarılmasında yardımcı olmasının uygun olduğuna karar verilmiş ve Hosono işine geri dönmüş.
1939'da ölene kadar hep büyük bir utançla yaşamış Hosono. Eşine yazdığı mektupta, en büyük korkusunun çok sevdiği eşi ve çocuklarını bir daha görememek olduğunu, bu yüzden filikaya atlayan adamı görünce ondan cesaret alarak filikaya atladığını belirtmiş.
1997 yılında yani Hosono'nun ölümünden çok sonra, Japon hükümeti Hosono'ya yapılanlardan dolayı bir özür dilemiş ama bu özür için biraz geç kalınmış bence.
Masabumi Hosono'nun hikayesi özetle böyle. Daha fazlası için yazının ve fotoğraflarn kaynağı olan metropolis dergisinin linkine tıklayabilirsiniz (ingilizce).
Müzisyen olan torunu Haruomi Hosono ise dedesini ailesine bağlı, tek dileği eşini ve çocuklarını tekrar görmek olan bir adam olarak tanımlamış bu yazıda.
Bu arada torun Haruomi Hosono'dan bahsetmeden geçemeyeceğim. Kendisi Japonya'nın ilk elektronik müzik grubu Yellow Magic Orchestra (YMO)'nun üç elemanından birisiymiş. Elektro müzikten pek hoşlanmasam da bu grubun şarkılarını oldukça beğenirim. Grup üyelerinin hepsi kendi başına müzik adına büyük başarılara imza atmışlar. Özellikle batıda en meşhur olanı Ryuichi Sakamato.
Titanik'ten bahsedip de yazıyı meşhuuuuuur ve artık içimi fazlasıyla bayan Celine Dion şarkısıyla bitirmektense hayatta kaldığı için ülkesi tarafından dışlanmış Hosono'nun yetenekli torununun grubu YMO'nun bir şarkısıyla bitirelim. Şakının adı ''Taiso'' yani ''Egzersiz''.